Osman ELAGÖZ
Çankırı
Karatekin Üniversitesi
Uluslararası
İlişkiler Bölümü
RUSYA-ÇEÇENİSTAN
SAVAŞLARI
Bu çalışmada Rusya ve Çeçenistan
çatışmasının tarihsel sürecine bakılarak savaşa giden yol incelenecektir.
Birinci ve İkinci Çeçen savaşlarına değinilerek İkinci Çeçen Savaşı ve bu
çatışmanın çözüm yollarına bakılacaktır.
Bu çatışma incelenirken tarihsel
süreçten başlamamız çatışmayı daha iyi anlamamız ve çözümünü bulmamız konusunda
daha yardımcı olacaktır.
TARİHSEL SÜREÇ
Çeçenler
Kuzey Kafkasya’nın yerli (otokhton) halklarından olup Kuzey-Doğu Kafkasya’da
Çeçenistan’da yaşarlar. Kendilerine Nohçi diyen Çeçenler komşuları tarafından
Miçikis (Kumukça), Burtel (Avarca), Şeşen (Kabardeyce) gibi isimlerle
anılırlar. Çeçenler, İnguş ve Tuşlarla birlikte Weynah halkını oluştururlar.
İnguşlar kendilerine Ğalğay demektedir. (weynah halkının üçüncü kolunu
oluşturan Tuşlar, nüfusça çok küçük bir topluluktur ve genellikle Kafkasların
güney kesiminde yaşarlar.)
Çeçenlerin
yaşadığı bölge olan Kafkasya dünyanın en önemli bölgelerindendir. Kafkasya
bölgesi tam bir zenginlik bölgesidir. Etnik bakımdan, kültür bakımından, enerji
kaynakları bakımından maddi manevi her anlamda zengindir. Birçok ırka mensup
millet yaşamaktadır. Çalışmamızın konusu Çeçenistan’da burada ki 89 birimden
biridir. Çeçenleri farklı kılan diğer birimlerden ayıran belli başlı özellikler
vardır. Kuşkusuz artık destanlaşan bağımsız tutkuları bunun başını çeker.
Çeçenistan
sorunu, Rus Çarlık ordularının Şeyh Şamil liderliğindeki Çeçen güçlerini 1859
yılında yenerek Çeçenistan’ı güç yoluyla Rus imparatorluğu bünyesine katması ve
bunu takip eden yıllarda, özellikle Sovyet idaresi altında, Moskova’nın Çeçen
halkının önemli bir kısmını defalarca Çeçenistan’dan sürgün etmesi sonucunda
derin bir tarihsel boyut kazanmıştır. Sovyetlerin yıkılmasıyla yeni bir dönem
başladı. Rusya üzerindeki 89 birimden biri olan Çeçenistan Rus egemenliğini
tanımadı. (TANRISEVER, 2001:182) Bu
olayların başlangıcı olmuştur. Asıl münasebet Sovyetler zamanında başlamıştır.
Sovyetler birçok Çeçeni bulundukları topraklardan sürmüştür. Sovyetlerin bu politikaları
olayların fitilini yavaş yavaş ateşlemiştir.
Ve Sovyetler Yıkılıyor Savaşa Giden
Yol Açılıyor.
Sovyetlerin
yıkılmasına kadar Sovyetlerde kol kırılır yer içinde kalır mantığı vardı.
Ülkede birçok olay olmasına karşın dünyanın bundan haberi olmuyordu.
Sovyetlerin son dönemine kadar bu böyle sürmüştür. Sovyetlerin yıkılması da
Yugoslavya’nın yıkılışı gibi olmuştur. Her iki ülkede sosyalist ülkelerdir. Bir
ortak yönleri de Milliyetçilik akımına karşı duramamışlardır. Aslında bu sadece
bu iki ülkenin kaderi de değildir.
Sovyetlerin
yıkılması ile birçok bağımsız devlet ortaya çıktı. Bağımsızlığını ilan eden
devletlerden biri de Çeçenistan oldu. Rusya çok kilit bir nokta da bulunan
Çeçenistan’ın bağımsızlığını tanımadı. Rusya’nın bu tutumu Sovyetlerden kalan gerginliği daha da
ateşledi. Çeçenler bağımsızlıklarına çok düşkün bir millet olmuşlardır hep.
1991 yılında başlayan bu gerginlik 94 yılına kadar sıcak çatışmaya dönmemiştir.
Bu süre içinde iki ülkede geri adım atmayınca savaşa giden yol açıldı.
ÇATIŞMANIN TARAFLARI
Bu
çatışmanın iki ana kahramanı, çatışmanın birincil tarafları Rusya ve Çeçenistan
olmuştur.
İkincil
taraflar ise bölge ülkeleri Lezgiler, İnguşlar ve Türkiye olmuştur. Türkiye’de
birçok Çeçen yaşar. Rusya bu savaşta Türkiye’yi Çeçenistan’ı desteklemekle
suçlamış buna karşı Rusya PKK’yı desteklemiştir. Ayrıca bu süreçte Çeçen
liderlerin isimleri Türkiye’de park ve caddelere verilmiş bu da Türkiye Rusya
ülkelerini oldukça etkilemiştir.
Üçüncül
taraflarda arabuluculuk görevi üstlenen uluslararası örgütlerdir.
ÇATIŞMANIN NEDENLERİ
Çatışmanın
asıl çıkma nedeni aslına bu bölge için klasik bir nedendir. Etnik milliyetçilik
bu bölgeyi en iyi açıklayan kelimedir. Aslında Çeçenistan bura da Kafkas
halklarının mücadelesini yapmakta. Bugün Ruslar Kafkasya halklarına asimilasyon
uygulayarak etnik kökenlerini unutturmaya çalışmakta. Buna en sesli isyan eden
Çeçenler olmuştur. Rusya bunu Çerkeslere de, Lezgilere de diğer Kafkas
ırklarına da yapmaktadır. Ruslar bu milletlerin kültürlerine olan
düşkünlüklerini bildiği için asimile yapmaya çalışıyor.
Rusya’nın
açısından bakarsak aslında nedenler genelde ekonomik. Kafkas toprakları oldukça
zengin bölgeler. Gerek yeraltı kaynakları gerekse de enerji kaynakları
bakımından. Ayrıca Kafkas toprakları Rusya’nın Karadeniz’e açılan kapısı
konumundadır. Çeçenistan başkenti Grozni’de hem yeraltı kaynakları bakımından
hem de geçiş güzergahı açısından önemlidir. Bu bağlamda çözülemeyen nedenler 94
yılında savaşa dönüşmüş ve Birinci Rus-Çeçen Savaşı başlamıştır.
I.
Rus-Çeçen Savaşı
1994
yılına gelindiğinde Rusya Çeçenistan’a savaş açmasıyla I. Rus-Çeçen Savaşı başlamıştır.
Ruslar bu savaş öncesi Çeçenleri küçümsediler. Çeçenler askeri anlamda oldukça
iyilerdir. Özellikle hafif silah kullanımımda oldukça ustalaşmışlardır. Oldukça
hareketli birliklerdir. Rus siyasetçilerinin Çeçenistan’ı bir sorun olarak
görmeyip harekatın kısa sürede bitirilebileceği düşüncesi Rus ordusunun
aceleyle hazırlanıp bir plan olmadan ve hazırlıksız kuvvetlerle harekata
gönderilmesine yol açmıştır. (KANBOLAT, 2001:169) Rusya’nın bu gayri ciddi
tavrı hiç beklemediği bir yenilgiye sebep olmuştur. Bu savaşta Asker aileleri
ve Subaylar Birliği Güçleri muhalif örgütler halini aldı. Savaşın uzaması
Yeltsin iktidarını zayıflatmaya başlamıştı.[1]
Rusya
halk desteğini kaybetmesi ve alınan olumsuz sonuçlar nedeniyle Çeçenistan’dan
çekilmek zorunda kalmıştır. 1996’da imzalanan Hasavyurt Antlaşması ile savaş
fiilen bitmiştir. Çeçenistan sorununu 2001 yılına kadar donduran Hasavyurt
Antlaşması’na göre Rusya askeri olarak bölgeden çekilecek, yönetim Çeçenlere
bırakılacak ve Rusya Çeçenistan’ın yeniden imarı için ekonomik yardımda
bulunacaktır. Söz konusu antlaşma ile Rusya bölgeden askerlerini çekmiş ve
Çeçenistan’da da seçimler yapılmıştır. Rus orduları Çeçenistan’ı terk ederken
Rusya’nın en büyük kazancı kendi kendini sorgulamaya başlamasıydı. Savaş
sonrası ilk kez üst düzeyde yetkililer kamuoyu baskısı sonucu görevlerinden uzaklaştırılmıştır.
"Grozni’yi iki saatte alırız!" diyerek tarihe geçen Savunma Bakanı
Pavel Graçov kendi yarattığı depremin kurbanlarından biri olmuştur. Rus
anneleri de oğullarının savaşa gönderilmesini engellemek için başlattıkları
gösterilerle bu sürece katkıda bulunmuşlardır. (KANBOLAT,
2001:169)
Ateşkes
anlaşmasını takip eden dönemde Çeçenistan’ın Cumhurbaşkanı seçilen Aslan Mashadov
ile Yeltsin tarafından Mayıs 1997’de imzalanan barış antlaşması Çeçen sorununa
kalıcı bir çözüm getirememiştir. Rus yönetimi Mashadov’u bir federasyon
anlaşması imzalamaya ikna edemeyince, kendisine Çeçenistan’da istikrarın sağlaması
için gerekli olan ekonomik ve siyasal desteği vermemiştir. Böylelikle, Moskova,
politikasını Çeçenistan’ın istikrarsızlaştırılması üzerine bina etmeye
başlamıştır(TANRISEVER, 2001:182)
Bu
savaştan hem Rusya hem Çeçenistan büyük yara almıştır. Rusya hem ciddi bir
maddi kayıp yaşamış hem de birçok askerini savaşta kaybetmiştir. Çeçenistan’da
savaştan büyük yaralar almıştır. Ülke bu savaşta tahrip edilmiştir. Rusya maddi
yardımları da kesmiştir. Adeta Rusya verdiği sözü tutmayarak savaşta
kazanamadığını başka şekilde kazanmaya çalışmıştır. Çeçenistan’da artan
ekonomik bunalıma bir de iç karışıklık eklenince kazanılan savaş kazanca
dönüştürülememiş, Çeçenistan bağımsızlığını ilan edememiştir. Bu da İkinci
Rus-Çeçen Savaşı’na giden yolu açmıştır.
II. Rus-Çeçen Savaşı
1999
Ağustos ayında Başbakan, 31 Aralık 1999 tarihinde Devlet Başkanı Vekili olarak
yemin eden Putin, Rusya’nın güçlü bir otoriteye ihtiyacı olduğunu belirten ilk
politikacı olmamasına rağmen, kararlı tutumu Rus kamuoyunu etkilemiştir.
(KANBOLAT, 2001:170) Putin dönemiyle
Rus-Çeçen münasebeti farklı bir boyut kazanmıştır. Putin devlet yönetimine
gelmesiyle Rusya Avrasyacılık politikasına dönmeye başlamıştır. Putin Orta Asya
ve Kafkasya’yı yaşamsal hayat alanı, aynı zamanda arka bahçesi olarak
görmekteydi. Bunun en önemli kaynağı kuşkusuz enerji kaynaklarıdır. Putin bu
noktada Çeçenistan’a bakışını buna göre belirlemiştir. Çeçenistan, Rusya'nın
gövde gösterisi yapacağı, kendini ispat edeceği bir hedef olarak da seçilmişti.[2]
Putin
Çeçenistan’da gövde gösterisi yaparak hem bu bölge de gücünü arttırmak hem de
enerji kaynaklarına hakim olmak istemekteydi. I. Rus-Çeçen Savaşı’nda Rusya
halkı hükümeti çok eleştirilmiştir. Putin’in Çeçenistan müdahalesi için tek aradığı
halk desteğiydi. Bunu da o dönemde Rusya’da meydana gelen terör olaylarını
özellikle Çeçenlere yıkarak yapmaya çalışmıştır. O dönem de gelişen gelişmeler
de Rusya’nın istediği gibi oldu. Baslen Krizi’nin yaşanması hem Rusya halkının
hem de dünyanın Çeçenistan olayına bakışını değiştirmiştir. Bir başka neden de Şamil
Basayev’in Dağıstan Cumhuriyetine saldırması.( Smith, 2002:1)
Aslında olayların seyrini değiştiren olay bu oldu. Çeçenistan Dağıstan’dan
ciddi bir destek bekliyordu. Beklediği gibi olmadı ve tam tersine Dağıstan
halkı Rusya’dan yardım istemiştir.
1999
yılı geldiğinde Putin aradığı fırsatları da bulmasıyla Çeçenistan’a savaş açtı.
Böylece II. Rus-Çeçen Savaş’ı başladı. Rusya ilk savaşta olduğu gibi Çeçenistan
küçümsemedi ve daha emin adımlar attı. İlk olarak hava bombardımanı başladı ve
Çeçenistan köşeye sıkıştırılmıştır. Rusya bu şekilde Grozni’ye kadar
ilerlemiştir. Rusya’nın hedefi Çeçenistan’ı tamamen ele geçirmektir. 4
Aralık 1999 tarihinde Rus uçakları
şehri bombalarken “11 Aralık tarihinden sonra şehirde kalan kişiler terörist sayılarak
bombalarla yok edilecektir. Hiç bir pazarlık söz konusu olmayacaktır” şeklinde
bildiri yayınlamışlardır. Önemli bir kısmı yaşlı ve bakıma muhtaç kişilerden
oluşan 15,000 kişi şehirde kalmıştır. Rusya istediği aldı ve Grozni’ye girerek Çeçenistan’ı
da ele geçirmiştir.
Rusya
Çeçenistan’ı işgal etmiştir. Rusya topraklarına katmıştır fakat Rusya bir şeyi
hesaplayamamıştır. Çeçenlerin bağımsızlıklarına olan düşkünlükleri. Rusya her
şeyin bittiğini sanıyordu fakat öyle olmadı.
Rusya
için bir önemli gelişme de ABD’ye yapılan 11 Eylül saldırıları oldu. ABD bu
saldırılar sonucu Afganistan’a müdahale etti. Bu müdahaleye Rusya ses
çıkarmamıştır. Bunun sebebi aslında oldukça basittir. ABD’nin yanında olarak
Çeçenleri terörist olarak göstermeye çalışmışlardır. Bunlarda belli oranda
başarılı olmuşlardır. Şu da bir gerçektir Rusya istediği gibi Çeçenistan’a yön
verememektedir. Asimile etmeye çalışmıştır bunu da başaramamıştır. Her ne kadar
11 Eylül saldırıları Çeçenler için olumsuz bir sonuç doğursa da. Bugün Çeçenler
sadece kendi mücadelelerini yapmıyor. Kafkas halklarının mücadelesini yapıyor.
Ezilen Kafkas halkının mücadelesini yapıyor. Görünen bu mücadele bağımsızlık
gelene kadar sürecek.
İNSAN İHTİYAÇLARI TEORİSİ
BAĞLAMINDA RUS-ÇEÇEN ÇATIŞMASI
İnsan
ihtiyaçları teorisi çatışma analizi ve çözümü disiplinin temel teorilerinden
birisidir. Bu teorinin iki önemli bilim insanı John Burton ve Johan
Galtung’dur. John Burton insan ihtiyaçları teorisini, Maslow’un ihtiyaçlar
hiyerarşisi teorisi ve Paul Sites’ın sekiz temel ihtiyacı gibi psikoloji ve
birey davranışlarının açıklanmalarından yola çıkarak ortaya atmıştır. Burton’ın
yeniliği, insan ihtiyaçlarının tatmin edilmemesinin çatışmanın en önemli nedeni
olduğunu belirtmesidir. Ayrıca Burton iki önemli ihtiyacın - özellikle
çatışmaların ortaya çıkmasında ve çözümünde- önemine yoğunlaşmıştır: Kimlik ve
güvenlik ihtiyacı.)
Maslow’un
ihtiyaçlar piramidinde toplam yedi ihtiyaç bulunmakta ve Maslow bunları şu
şekilde kategorize etmektedir.
1. Kendini
gerçekleştirme ihtiyacı (erdem, yaratıcılık, doğallık, problem
çözme, önyargısız olma,
gerçeklerin kabulü)
2. Saygınlık ihtiyacı
(kendine saygı, güven, başarı, diğerlerinin saygısı,
başkalarına saygı)
3. Estetik ihtiyacı
(güzellik, simetri, düzen)
4. Bilişsel ihtiyacı
(bilme isteği, anlama isteği, merakı tatmin etme)
5. Ait olma, sevgi,
sevecenlik ihtiyacı (arkadaşlık, aile, cinsel yakınlık)
6. Güvenlik ihtiyacı
(vücut, iş, kaynak, etik, aile, sağlık, mülkiyet
güvenliği)
7. Fizyolojik
ihtiyaçlar (nefes, besin, su, cinsellik, uyku, denge, boşaltım) (YILMAZ,
ÖZÇELİK, 2012: 280-281
Bu bağlam da Rus Çeçen
Savaşı’nı incelersek Rusya için Çeçenistan sorunundaki en önemli neden
güvenliktir. Rusya Çeçenistan’ı kendi toprakların da görüyor ve güvenliğini
tehdit edecek terör eğlemelerinde bulunduğunu belirtiyor.
Çeçenistan açısından
bakarsak da en önemli ihtiyaç kimliktir. Rusya Çeçenistan’ın bağımsızlığını
tanımamaktadır. Bu sorun çözülemediği sürece çatışma da görünen devam edecek
BU
ÇATIŞMANIN ÇÖZÜMÜ VAR MI?
Saatlerce
tartışılacak bir konu bu. Bu çatışmanın çözümü var mı? Elbette var ama pek
yakında olması görünmüyor. Bu sorunun çözümü kazan kazan yöntemiyle ya da
uzlaşma yöntemiyle olur. Burada hem Rusya hem Çeçenistan kazanması lazım.
Çeçenistan’ın sahip olduğu kaynaklar ve jeopolitik önemi sayesinde Rusya’nın
buradan vazgeçmesi pek mümkün görünmüyor. Rusya’nın Karadeniz’e açılan kapıları
Kuzey Kafkas devletleri topraklarıdır. Rusya ekonomik anlamda çok önemli olan
bu topraklardan elini çekmesi zor görülüyor. Bu toprakların asıl sahibi insanlarda
yıllardır Rus zulmü görüyor. Bu topraklar ne kadar zenginse de insanlar varlık
içinde yokluk yaşamakta. Bu sorunun çözülmesi için SSCB’nin yıkılmasında nasıl
Güney Kafkasya ülkeleri egemenliğini kazandıysa Kuzey Kafkasya ülkelerine de bu
şans verilmelidir. Çeçenistan için kazanç bağımsızlıktır. Rusya’nın bunu kabul
etmesi buna karşın kaynaklardan pay alması belki bir uzlaşma olabilir.
Rusya
için bu savaş çıkar çatışmasıdır. Çeçenler daha önce Rusya’ya Çeçenistan’ı
tanımasını, Çeçenistan’ın BDT’ye üye olmasını teklif etmişlerdir. Aynı zamanda
Çeçenistan’ın Rus ekonomik birliği içinde kalmasını yönünde bir anlaşma
sunmuşlardır. Çeçenistan ayrıca askeri kampları kapatacağına dair söz
vermiştir. Putin bu önerileri kabul etmemiştir. Görüldüğü üzere sorun bu
günlere gelmiştir. Çeçenistan başta ekonomi gibi birçok anlamda Rusya’yla
beraber hareket edeceğini açıklamıştır. Rusya’nın da bu teklifleri
değerlendirmesi ve uzlaşması gerekir. Sorunun çözümü için tek yol uzlaşma gibi
görünmekte.
KAYNAKÇA
SMİTH
Sebastian, Allahın Dağları Çeçenistan’da
Savaş, Sabancı Üniversitesi Birinci Basım Mayıs 2002
istanbul.indymedia.org/tr/news/2004/09/10751.php
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder